🎴 Eğri Cetvelden Doğru Çizgi Çıkmaz Anlamı
Eğri otur doğru söyle atasözünün anlamı ne demek? Kısaca atasözü açıklaması hakkında tüm bilgileri derledik. 26.11.2020 - 02:06 | Son Güncellenme: 14.02.2022 - 16:00 Güncelleme
BayrağınıKürde Yasaklamanın Anlamı Hasan Dere Ağu 11, 2017. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz ! Şilan Yaşar Tem 3, 2017.
Takvâ üzere yaşamayan, îtikad, ahlâk ve muâmelâtında ciddî problemler bulunan birinin, ibadet ve amelleri de düzgün olmaz. Çünkü eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Böyle kimselerin ibadetleri; riyâ, gösteriş, birileri tarafından ayıplanma korkusu gibi fânî gâyeler ve nefsânî marazlarla bulanıktır.
Eğricetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hz. Ali (RA) En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir. Montaigne. En kudretli insan, kendisine hâkim olandır. Seneca. En tehlike insanlar yarı deliler ve yarım akıllılardır. Goethe. En verimli yağmur alın teridir. Cenap Sahabettin
Zorolan ve güzel olan eğri cetvel ile doğru çizgiyi çizmektir. Nasıl mı olacak. Zor olacak ama olursa da gayet güzel olacak. Her eğri kısmı birleştire birleştire gayet güzel ve düz bir çizgi çıkartacağımız gibi, hayatımızda her yanlış giden durumları da kendimize göre doğru tarafa çektiğimiz sürece gayet güzel
Eğricetvelden doğru çizgi çıkmaz. HZ.ALİ; En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acıdır. A. NİHAT ASYA; En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir. MONTAİGNE; En kudretli insan, kendisine hakim olandır. SENECA
Cüneyd-i Bağdadi “Yeryüzünde senin ayrıca dost aramana gerek yok. Doğruluk, senin dostun ve yardımcındır.” Firdevsî “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” Hz. Ali “Eğri olanın gölgesi de eğridir.” Hz. Ali “Özü doğru olanın, sözü de doğrudur.” Hz.
Atalar sözüdür ve şöyledir: Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz. Bir de bu var: Nasıl başlarsan, öyle gider. 14 Aralık 1995 tarihinde imzalanan ve 1992-95 Bosna Hersek Savaşı’nı durduran Dayton Anlaşması, eğri bir cetveldir. Bu cetvelden çıkan tüm çizgiler eğri başladı, eğri gidiyor.
Sitemizüzerinden gerçekleştirebileceğiniz ücretsiz el falı baktır butonu üzerinden merak ettiğiniz noktalar hakkında kısa sürede önemli yorumcularımız tarafından bilgi sahibi olabilirsiniz. El ve parmaklarınızın boyutu çok fazla noktayı işaret edebilir. Uzun parmaklara sahip kişiler her zaman için mükemmeliyetçidir.
Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz! ve bir anlamı olmalı, değmeli, karşılıklı bedelleri olmalı, ben sikemezsem, o siksin sizleri diye..
Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” Evet Ellibeş bey eğri cetvelden doğru çizgi olmaz. Tam bir anlatan bir söz. Yanıtla. 0Beğen. 0Beğenme 15 Haziran 22:45. 07.
Noktalamaişaretleriyle ilgili etkinliklerden oluşmaktadır. 1 “Andre Gide, bir yazısında, ‘Flaubert ve Balzac gibi büyük yazarlar romanlarının günlüğünü tutmuş olsalardı, romanlarıyla öğrettiklerinden daha fazlasını öğretebilirlerdi.’ der.” cümlesinde noktalama yanlışı yapılmamıştır.
r93pdlg. Türkiye Kamu-Sen Kayseri İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Ali Benli 2013 yılı bütçe görüşmelerinin daha önceki yıllardan farkı olmadığını, zarar gören kesimin yine memurlar, emekliler, işçiler olacağını söyledi. 1721 Güncelleme 1721 Kayseri Gündem - “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” diyen Benli, 2013’te yine planlanan büyümeden emekçi kesimin pay alamayacağını kaydetti. Benli, şu ifadelerde bulundu “Gelecek yıl bütçesinde enflasyon hedefi yüzde 5,3; büyüme hedefi %4 ama Özel Tüketim Vergisindeki artış yüzde 17, KDV artışı yüzde 18 ve toplam vergilerdeki artış da yüzde 14 olarak planlanmış. Bunun anlamı, dar ve sabit gelirlilerimizin sırtına binecek yeni vergilerdir. Bunun anlamı vergi dilimi nedeniyle, Haziran ayından sonra azalacak maaşlardır. Bunun anlamı, zahmeti, külfeti çalışanın sırtına bindirmek, nimeti mutlu azınlığa peşkeş çekmektir. 2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, aksine pastadan aldıkları pay kısılmıştır. Ekonomik kriz dönemleri, çalışanlarımızın haklarının budanması için bir fırsat olarak görülmüş, bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır. Yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına milyarlarca liralık kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz açlığa, yoksulluğa ve sefalete sürüklenmektedir.” Bütçenin milletin ortak kaynağı olduğunu vurgulayan Benli, “75 milyonun ortak kaynağından; milletin %99’u için ayrılan pay, milletin geri kalan %1’lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamamıştır. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda %68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık ve adaletsizlik var demektir. Ne yazık ki, bu bütçeyle 2013 yılında da bu adaletsizlik artarak sürecektir. Son bir yıl içinde tavuk eti, fasulye, traş yüzde 15, deterjan yüzde 13, sabun yüzde 18, şampuan yüzde 25, tren yüzde 27, vapur yüzde 19, otobüs yüzde 10, doğalgaz yüzde 29, odun yüzde 20, kömür yüzde 16, elektrik yüzde 20, okul masrafları ve tüp yüzde 10 zamlanmışken memurlara yüzde 3+3 zammı reva gören anlayışın hazırladığı bütçenin adalet getirmeyeceği açıktır.” diye konuştu. Benli, büyüdüğü iddia edilen Türk ekonomisinin dar gelirliye, ücretli çalışana, işsize yansımadığı tarzda gerçekleştiğini sözlerine ekledi.
4 Nisan 2011Hürriyet GazetesiTürk afet yönetiminin içinde bulunduğu durum uzun yılların ihmalinden kaynaklanıyor ama şu anki iyi niyete ve gayretlere rağmen de bir türlü söz konusu olan halkımızın canı ve malı! Bu nedenle, iş işten geçmeden gerçeklerimizi konuşmalıyız. “Doğruyu bilip de söylemeyen dilsiz şeytandır” hadisine de uygun bir şekilde işte Türkiye'deki afet yönetim sisteminin yanlışlarına örnekler 1 7269 sayılı kanun sadece deprem, sel, kaya düşmesi, çığ, heyelan gibi 5 afet ve yangından bahseder. Bu nedenle kuraklık, tesislerdeki patlamalar hiç bir istatistik kaydında yer almaz. Her yerde Türkiye'de sadece 5 afet olurmuş gibi konuşur, bu 5 afeti toplayıp Türkiye'nin afetlerini yüzde 100'e tamamlayarak kendimizi kandırır dururuz!2 Türkiye'de afet yönetimini bir kalkınma problemi değil; bir müdahale problemi olarak görürüz. Bu nedenle de çalışmalarımızın büyük kısmı müdahaleye yani insanları enkaz altından nasıl kurtarırız noktasına yönelik. Sonuç olarak mevcut kaynaklarımızı gelişmeye değil yıkım ve yara sarmaya 1950'lerde afet yönetimi Dünyada Sivil Savunma olarak başlamış ve günümüzde kapsamı geliştirilerek afet yönetime dönüşmüş. Buna rağmen ülkemizde yeni kurulan İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri sivil savunma mantığı ile yürütülmekte ve teknik elemanlara dahi arama kurtarma eğitimleri verilmekte. Halbuki sivil savunma uzmanları ülkemizde de yıllar önce afet yönetimi uzmanına dönüştürülmüş AFETE BİR KURUL TUHAFLIĞI4 Stratejik, taktiksel ve operasyonel çalışmalar birbirine girmiş. Eşgüdümü sağlaması ve gerekli stratejileri belirlemesi gereken kurumlar gündelik iş yükü altında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın görev ve teşkilatlanmasını öngören ve 2009 yılında çıkartılan 5902 sayılı kanun Deprem Danışma Kurulu, Deprem Dairesi gibi bir çok tuhaflıklar ve eksiklikler taşımakta. Dünyanın hiç bir yerinde her bir afet için danışma kurulu ve daire kurulduğu Afet anında eski adıyla kriz merkezi yeni adıyla afet yönetim merkezindeki bir masa etrafında toplanan onlarca kişinin vali gibi bir kişi tarafından yönetilebileceği düşünülmekte. Dünyada afet sırasında bir kişinin sadece 5 kişiyi yönetileceği kabul edilerek, U şeklindeki masa uygulamasından olay komuta sistemine Türkiye'de Sivil Savunma Sirenleri kanunu gereği sadece savaşta ve 10 Kasım'da kullanılabilmekte. Herhangi bir sel afetinde sivil savunma sirenlerini kullanmak mümkün değildir. Kazayla siren çalınsa eğitimsiz olanlar 10 Kasım sanıp saygı duruşuna geçebilir Çünkü insanlar afetlerde daha önce yaptıklarını yapar!8 Bazı kanunlar, kanunlardaki ifadeler değişse bile bu konuda çalışanların eğitimi, alışkanlıkları, bilgi ve görgüsü değişmemekte. Afet yönetimi bir bilim dalı ve uzmanlık görülmediği için de hiç bir eğitim almadan herkes afet yönetim uzmanı Ülkemizde afet çalışmaları toplum tabanlı değil; halk bu çalışmalarda paydaş olarak görülmemekte insanlarımız bu sürece daha çok “afetzede” olarak ŞATAFATLI BİNALARA HARCANIYOR10 Türkiye'de bir il veya ilçeyi afetlere çok iyi bir şekilde hazırlamış bir örnek yoktur. Bütün tecrübeler afet sonrası yıkım ve yara sarma çadır kurma gibi üzerinedir. 11 Kaynaklarımız daha çok şatafatlı arama kurtarma ekiplerine, uzay üssü şeklindeki gösterişli ve atıl afet yönetim merkezlerine harcanmakta. Halkın eğitimi daha çok bilgi yükleme şeklinde olmakta beceri geliştirme ve davranış değişikliğine gidilememekte. Daha da kötüsü afet ve acil durum yönetimi ile ilgilenenler halka anlattığı ve öğrettiklerini kendisi bile evinde 5393 Sayılı Belediye ve 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, belediye ve il özel idarelerine afet ve acil planlarını yapmak, afet zararlarını azaltmak, halkı eğitmek, gerekli donanımı hazırlamak gibi görevler vermesine rağmen ülkemizde bunları yerine getiren yok denecek kadar Afetlerde halkın sığınacağı, park, bahçe, okul ve kamu binalarında bu konu ile ilgili herhangi bir hazırlık Evinde, iş yerinde, doğru dürüst yangın, deprem tatbikatı yapanımız da yok...Sonuç olarak, Hz. Ali'nin “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” dediği gibi Türkiye'de bu ilkel afet yönetim sistemiyle doğru bir yere varmamız mümkün değil. Bu arada hergün bir şekilde birbirimize verdiğimiz “selam” ile “her türlü afet, kaza ve bela senden uzak olsun” şeklinde bir dilekte bulunuyoruz. Fakat Goethe'nin dediği gibi “İstemek yetmez; yapmalıyız. Bilmek yetmez; uygulamalıyız!”
Temposu çok yüksek bir seçim arafesini yaşadığımız şu günlerde siyaset oldukçakızışmış haziran Pazar günü gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adayları son viraja girildiği bu hafta halkla buluşmaya hız vermiş durumdalar. Aslında yeni bir siyasal sisteme geçilecek olan başkanlık sisteminin parametreleri üç aşağı beş yukarı toplumsal karşılığı olan bir silueti ortaya çıkarmış durumda .İttifaklar açısından değerlendirme yapılacak olursa bir tarafta 16 yıllık benkraundu ile ortada olan ve son yüz yılın en önemli icraatları ile atraksiyon gerçekleştiren yaptıklarını yapacaklarının teminatı olarak gösteren bir iktidar,diğer tarafta ise iktidarın sağlamış olduğu kazanımları ortadan kaldıracağını ve yıkma kavramı üzerinden siyaset startejisini yürüten bir muhalefet korosu. Buradan anlaşılan o ki muhalefet iktidarı taşıyabilecek bir vizyona sahip yere basmayan afaki vaatlerle oy devşirmeye çalışan bir muhalefetin en önemli marifeti muhalefet konumunu güçlendirmekten öteye açısından tabloya baktığımızda değişik anket şirketlerinin ortaya sundukları sonuçlar ne kadar sağlıklı olup olmadığı tartışma götürse de aidiyetler üzerinden yapılan çalışmalar olarak anlamda taban formasyonu olarak kendisini yakın olarak gördüğü ittifakın lehine sonuçlar üreterek toplumsal algıyı yönetmek isteyen şirketler ne kadar başarılı olacaklar reel sonuçları itibari ile 24 haziran günü tüm çıplaklığıyla hep beraber göreceğiz. İttifak cephelerinden adı sözde milli ittifak olanların argümanlarına baktığımızda özellikle toplumun sinir uçlarına dokunan ve ülkenin baş belası terör örgütü ve onun siyasi uzantısı olan siyasi partinin sözcülüğüne soyunmaları ve bu hattan siyaset üretmeleri gösteriyor ki belli bir merkezden dizayn edilen bir figüranlar topluluğuyla karşı karşıyayız. Oysa biz biliyoruz ki eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Kendini güncelleyemeyen yaşadığı dünya gerçeklerine göre siyaset üretemeyen kişiler siyaset kurumuna kuşkusuz hem itibar hem de irtifa kaybettireceklerdir. Israrla seçmenlere çıkmaz sokağı işaret eden bir anlayışın eylem ve söylem bütünlüğü ortaya koyması düşünülemez. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz gerçeğinden hareketle kendi gerçekliğini ve yaşadığı toplumun temel değerlerini homojenleştirerek bir duruş ortaya koyduğunuzda çözünürlüğü yüksek bir toplum ortaya çıkarmak kolay olacaktır. Bugün Türkiye üzerine yedi düvelin saldırması ve yerelde de aynı koronun melodilerini seslendiren yerli siyasetçilere baktığımızda gittikçe bölgesinde ve dünyada çözünürlüğü yükselen bir Türkiye den rahatsız olanlar her anlamda harekete geçmiş durumdalar. Bu noktada küresel saldırının farkına varamayan yada vardığı halde işine gelmeyen içerdeki mihrakların birbirleri ile siyasi flörtleri bu milletin ferasetini aşamayacaktır. Selimiye camisini inşaa etmek ve böylesine muhteşem bir eseri meydana getirmek için bir Mimar SİNAN olmak lazım. Ama aynı eseri yıkmak için eli balyoz tutan üç beş işçi anda Türkiye nin geldiği noktada elde ettiği kazanımları bize dört yıl yeter diye millet den yetki isteyen muhalefet korosunun kısa sürede yıkma işinde ne kadar marifetli olduklarını anlama bakımından gözden kaçırılmaması cihetle yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi “eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz “ sözünün tekrarında fayda görüyor bu milletin ferasetine güvendiğimi ifade etmek istiyorum. Kalın sağlıcakla …
Değerli okurlarım! Anayasamıza göre, Cumhurbaşkanı Devletin başıdır! Dolayısıyla da Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatı ile Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM adına da Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmektedir. Nitekim Meclis yetki, Cumhurbaşkanı karar vermiş; Türk Silahlı Kuvvetleri aylardan beri yürüttüğü hazırlıklar doğrultusunda, tüm güç ve imkânlarıyla güney sınırlarımızın ötesinde Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmıştır. Suriye topraklarında başlatılan askeri operasyon günlerdir sürdürülmektedir. Aslında ABD ile Türkiye arasında 5-7 Ağustos 20219’da varılan Güvenli Bölge Mutabakatı’nı da dayanak alarak başlatılan bu askeri operasyonun öne sürülen resmi gerekçeleri ve ulaşılması umulan hedefleri, siyasi otorite tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır. TBMM’de bu çerçevede zaten yıllardan beri var olan bir tezkerenin süresi bir kez daha uzatılmak suretiyle sınır ötesi operasyona izin vermiştir. Kısacası, Türkiye Suriye’nin kuzeyinde yeni ve önceki iki girişimden farklı bir askeri operasyon başlatmıştır. Bu askeri operasyona ilişkin yapılan resmi açıklamalar, siyasi demeçler, kâğıt üstündeki mutabakat ve tezkere onay metinleri, medyadaki yoğun hamaset rüzgârı, yurttaşların böylesi durumlarda dışa vurduğu alışılmış ulusal birlik beraberlik duyguları ve diğer ülkelerden gelen tepkiler ortadadır. Bu gerekçelere ve iddia edilen hedeflere inanıp inanmamak, katılıp katılmamak, tepkileri ve cılız onayları ciddiye alıp almamak, herkesin siyasi meşrebine göre farklılaşabilir. Olayın sıcaklığı sürerken ortaya konulan söz, tutum ve duruşların zaman içinde nereye evrileceği de apayrı bir konudur. Türk Ordusu, komşu ülke Suriye topraklarında Ak Partili Başkomutanın emrinin gereğini yerine getirmektedir. Allah Mehmetçik’i korusun, yâr ve yardımcısı olsun! Barış Harekâtı’nın 9. Günü’nde etkisiz hale getirilen YPG’li sayısı 653’e yükselmiştir. Bu önemli ama işin bir tarafıdır. Partili Cumhurbaşkanının operasyon ile bağlantılı Sırbistan dönüşü verdiği demeç ise işin bir diğer tarafını oluşturmaktadır. Partili Cumhurbaşkanı operasyon ile bağlantılı olarak diyor ki, “Adı Millet İttifakı ama milletten nasibini almamış ittifakın zayıflaması, parçalanması çok önemli…”. Burada kastedilen CHP öncülüğünde Millet İttifakı, daha doğrusu 2017 Referandumunda ve son yerel seçimlerde yurttaşların sandıkta fiilen gerçekleştirdikleri Demokrasi ve Adalet Birlikteliği’dir. Partili Cumhurbaşkanının Çok önemli’ gördüğü şey, işte bu birlikteliğin, üstelik milletten onay alan bu birlikteliğin zayıflaması ve parçalanmasıdır. Bu şekilde konuşmak, partizanlıktır! Bu askeri operasyonda çok önemli olan şey, asıl bu demeçtir! Operasyonun Millet İttifakı’nın zayıflatılıp parçalanması amacıyla ilişkilendiren ve iktidarın bilinçaltını sergileyen bu yaklaşım işin bam teli mertebesindedir. Askeri operasyondan eğer bu ittifakı zayıflatıp parçalamak’ gibi bir çıktı elde edilmek isteniyorsa ya da düpedüz gerekçe ve amaçlar hanesinde bu madde de çok çok önemli’ vurgusuyla yer alıyorsa, herkesin durup yeniden ve yeniden düşünmesi gerekir. Düşünmek yetmez! Siyasetçilerin doğru siyaset yapmalarının sorumluluğu büyüktür. Bu vatan, Atatürk’ün gençlere emanetidir! Siyasi konular doğru zamanda ve uygun mecralarda gündeme getirilmelidir. Bu partizanca demeçler yüzünden, kamuoyunda Türkler iktidar, dünya Türk düşmanlığına itilmektedir. Bu tür söylemler iktidarı da, ülkeyi de yalnızlaştırmaktadır. Bundan böyle herkesin hal ve hareketini bu ifşa edilmiş iç siyasi gerekçe ve amaç’ ışığında saptaması ve sürdürmesi, o özlem ve temenniyi boşa çıkaracak bilinçle davranması gerekmektedir. Barış Pınarı Harekâtının en önemli nedeni; Millet İttifakı’nı zayıflatmak, parçalamak suretiyle iktidarın ömrünü uzatmaya çalışmak olmamalıdır. Eğer siyasi irade için, Millet İttifakı’nın zayıflatılıp parçalanması, resmi diplomatik demeçlerde ve tezkerede dile getirilen gerekçe ve amaçların da ötesinde ve üstünde çok çok önemli’ görülmekteyse; Bu zihniyetle yürütülen ve esasen işlenmiş siyasi günahların belalı dayatması olan bir silahlı operasyon, Türkiye ve bölge açısından kaygı verici ve ürkütücü sonuçlara gebe demektir. Oysaki ateşle oynamanın da bir sınırı olması gerekir! Aksi takdirde, içinde meşru iç politika ve iktidar hesapları bulunan bir askeri operasyondan olumlu ve hayırlı bir sonuç çıkacağını beklemek iki kez saflık olur. Şüphesizdir ki, bir yurttaş ve insan olarak dileğimiz; Bu askeri operasyonun şehit ve nefreti, kan ve kini, acı ve ızdırabı, düşmanlık ve pişmanlığı geri dönülmeyecek biçimde artırıp derinleştirmemesidir! Bizim için, söz konusu vatansa gerisi teferruattır! DİNLER VE MEZHEPLER Barış Pınarı Operasyonu; emperyalist güçlerin kirli, kanlı ve karanlık çıkar düzenlerini devam ettirmeye hizmet eden ve Türkiye’yi Arap Baharı’nın son durağı haline getirebilecek derecede çeşitli oyun, tuzak ve tehlikelerle dolu olan zor bir yolculuktur. Halkın, ülkenin ve insanlığın yararına olmayan böyle oyun ve tuzakların karşısında insana yakışan şey; savaşa karşı barışı, zalimlere karşı masum ve mazlumlar ile insanlığı savunmak ve bu yolla savaşı ve onun insanlar ve ülkeler üzerindeki yıkıcı tüm etkilerini önlemeye ve bertaraf etmeye çalışmaktır. Tüm insanların, halkların ve inançların ortak özlemi; demokratik ve uygar bir düzende barış içinde yaşamaktır. Önemli olan tüm insanların, halkların ve inançların aralarındaki sorunları emperyalistlerin oyun, tehlike ve tuzaklarına düşmeden, barışla çözebilmesidir. Günümüzde yalanlar ve gerçekler birbirine karıştırılmaktadır! Bazı insanlar öyle güzel yalan söylüyor ki şeytan bile bazen Maşallah!’ diyor. Birileri neden sadece askeri harekâtlarda milliyetçi oluyor da, bu ülkenin fabrikaları satılırken, emekçileri ezilirken, ormanları talan edilirken, toprakları yabancılara peşkeş çekilirken, vatandaşları vergi ve zamlar altında perişan edilirken milliyetçilik ruhu kabarmıyor? Hatırlatmakta fayda var Milliyetçilik; Milletini sevmektir, fakat sırf milleti sevmekten ibaret değildir. Ölçüleri yanlış olanların bütün ölçümleri de yanlış oluyor. Ne demişler “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz!”. Son söz Temennimiz, baştan aşağı yanlış iç ve dış politikaların doğrudan ürünü ve emperyal güçlerin manevraları sonucunda başlatılan Barış Pınarı Harekâtı ile ulaşılması umulan askeri ve siyasi hedeflere ulaşılabilmesidir. Aksi takdirde, Türkiye çok ciddi askeri ve ekonomik risklerle karşı karşıya kalabilir, Türk ordusu sonu görünmeyen bir çatışmaya çekilebilir. Çünkü tarih boyunca din ve mezhep savaşlarının süregeldiği Suriye topraklarında barışı tesis etmek kolay değildir. Barış için en önemli unsurların başında rasyonel düşünce, ahlaken ve vicdanen güçlü ve kaliteli bir toplum gelir. Bu denli, işbirliğine dayalı, uzun vadeli ve stratejik bir karar alabilmek için sağlam bir irade, güçlü bir akli meleke ya da rasyonel düşünce ve gelişmiş bir ahlak gereklidir. Ama maalesef, dinler ve mezhepler Ortadoğu insanını bu unsurlarla donatmaktan acizdir. Müslüman Ortadoğu halkları barışı bir türlü kabul etmemektedir. Oysaki savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz!
Bu yazımızda sizlere 8. sınıf Türkçe Sözcükte Anlam hakkında bilgilendireceğiz. İnsanlar arasındaki iletişimi sağlayan dilin anlamlı en küçük parçasına sözcük kelime denir. Sözcükler herhangi bir varlığı, kavramı ya da eylemi karşılayabilir. Sözcükler taşıdıkları anlamlara göre ayrılırlar. Aşağıda sizlere bunu daha iyi anlatmak için başlıklar halinde inceledik, örneklendirdik. Sözcükte Anlam Sözcüklerde Çok Anlamlılık Sözcükte Anlam İlişkileri Gerçek Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arası Anlam İlişkileri Somut ve Soyut Anlam Nitel ve Nicel Anlam Ad Aktarması Dolaylama Eş Anlamlı Anlamdaş Sözcükler Zıt Karşıt Anlamlı Sözcükler Yansıma Sözcükler Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler Sözcüklerde Çok Anlamlılık Sözcükte Anlam İlişkileri Kelimelerin bir araya gelmesiyle cümleler, cümlelerin bir araya gelmesiyle paragraflar ve paragrafların bir araya gelmesiyle metinler oluşmaktadır. Dikkat edildiğinde metinlerin temelini oluşturan unsurların sözcükler olduğu görülebilir. Bu nedenle sözcüklerim hangi anlamda kullanıldıklarını bilmek son derece önem teşkil eder. Sözcükler bağlama göre, yani kullanıldıklarını cümleye göre farklı anlamlar kazanabilmektedir. Gerçek Anlam Bir sözcüğün tek başına kullanıldığında tanımlanabilen anlamı, gerçek ya da temel anlam olarak adlandırılır. Kelimelerin sözlük anlamı da gerçek anlamdır. Gerçek anlam genellikle sözcüğün akla gelen ilk anlamı da olmaktadır. Kaloriferi açınca evin içi hemen ısındı. Bu kutu çok ağır, kaldırmam çok zor görünüyor. Alnındaki teri mendille sildi. Mecaz Anlam Mecaz anlam, bir sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak, yeni, farklı bir anlamda kullanılmasına denir. Ortalıkta savaş kokusu vardı. Olaylara karşı kör ve sağırdır. Milli takımımız, güçlü rakibini sahadan sildi. Terim Anlam Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da meslek alanına özgü kavramları karşılığında kazandığı anlama terim anlam adı verilir. Matematik Doğal sayılar, kare, polinom… Tiyatro Sahne, perde, kostüm… Müzik Nota, akor, sol anahtarı… Coğrafya Meridyen, ölçek, izohips, Dünya, boğaz… Resim Portre, palet, tuval… Futbol Taç, faul, gol… Bir sözcüğün terim olup olmadığı kullanıldığı cümleye göre değişir. Bugünkü dersimizde ışık konusunu işleyeceğiz. Terim anlam Doğru haber veren gazeteler de var. Gerçek anlam İki noktadan tek doğru geçer. Terim anlam Olaya bir de şu açıdan bakalım. Mecaz anlam İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir. Terim anlam Sözcükler Arası Anlam İlişkileri Somut ve Soyut Anlam Türkçe’mizde yer alan bazı sözcüklerin karşıladığı varlıklar duyu organlarımızla algılanırken bazı kavramlar ise duyu organlarımız tarafından algılanamamaktadır. Somut sözcükler duyu organlarımızla algılayabildiğimiz, yani dokunabildiğimiz, tadabildiğimiz, duyabildiğimiz varlıkların anlamlarını karşılar. Ses, ışık, rüzgar, sıcak, soğuk, sert, yumuşak, acı, tuzlu, kitap, defter… Soyut sözcüklerin karşıladığı kavramlar ise beş duyu organımızla algılanamazlar. Biz kavramların varlıklarını ancak düşüncelerimiz yoluyla algılayabiliriz. Mutluluk, üzüntü, akıl, düşünce, dil, cesaret, umut… Nitel ve Nicel Anlam Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp çoğalabilen özelliklerini gösteren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir. Büyük bir bahçede yaşıyorlardı. Nicel anlam Ölçülemeyen bir özelliği ifade eden sözcüklere ise nitel anlamlı sözcükler denir. Büyük liderler unutulmaz. Nitel anlam Ad Aktarması Bir sözcüğün, benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasına ad aktarması denir. Necip Fazıl’ı okudun mu? Necip Fazıl’ın kitabını Önündeki tabağı hemen bitireceksin.tabaktaki yemeği Dolaylama Tek sözcükle anlatılabilecek bir kavramın birden fazla sözcükle, genellikle isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde anlatılmasıdır. Dolaylama; Ad aktarması, deyim aktarması, istiare yoluyla yapılır. Balıkçı, “Derya kuzuları!” diye bağırıyordu. Yavru vatandan yapılan ihracatta önemli artışlar oldu. Eş Anlamlı Anlamdaş Sözcükler Yazılışları farklı, anlamları aynı olan sözcüklerdir. Eş anlamlı sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Bir sözcüğün birden fazla anlamdaşı bulunabilir. Eş anlamlı sözcüklerden biri, cümlede farklı bir anlam kazandığında yerine eş anlamlısı getirilemez. üslup ⇔ biçem ak ⇔ beyaz kara ⇔ siyah Zıt Karşıt Anlamlı Sözcükler Anlamca birbirinin tersi olan, birbiriyle çelişen sözcüklerdir. Bir sözcüğün zıddı cümleden cümleye farklılık gösterebilir. Soğuk bir kış gününde sıcak bir salebin tadına doyum olmaz. Yokuşta zorlanan dağcılar, inişte biraz rahat etti. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz, derdi dedem. Yansıma Sözcükler Doğadaki cansız varlıkların, hayvanların, makinelerin çıkardığı seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir. İnsanlara Özgü Yansıma Sözcükler Hapşu, hapşırık, hapşırmak Horr, horultu, horlamak Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler Şırıl, şırıltı, şırıldamak Hışır, hışırtı, hışırdamak Gıcır, gıcırtı, gıcırdamak Çatır, çatırtı, çatırdamak Makine ve Araçlara Ait Yansıma Sözcükler Pat, patlamak Vın, vınlamak Zırr, zırıltı Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler Söylenişte tekil olmasına rağmen aynı türdeki bütün varlıkları anlatan kelimelerdir. Yani o kelime söylendiği vakit anlam olarak aynı türdeki tüm varlıkları ifade eder. Bu özelliği taşıyan kelimeler genel anlamlı sözcükler denir. Aynı türden varlıkları anlatan sözcükler, denir. Kitabın insana yararı vardır. Genel Anlam Sadece bir varlığı anlatan sözcüklere özel anlamlı sözcükler denir. Aynı türden sadece bir tek varlığı tanıtan sözcükler, özel anlam denir. Çocuk kitabı elinden düşürmüyor.Özel Anlam LGS Türkçe Konu Anlatımı için Tıklayınız
eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz anlamı