🌝 Saffet Emre Tonguç Erguvan Turu 2018
KPWy. Saffet Emre Tonguç ile henüz tanışmadıysanız bile, ismini bir süredir duyduğunuza eminim. Kitaplarını ve gazetedeki seyahat köşesini okumamıştım ama İstanbul’da yaptığı turlar sırasında çekilmiş fotoğrafları, videoları ve tavsiyeleri Instagram ve Twitter’da sık sık karşıma çıkıyordu. İstanbul’da turist gibi meraklı gözlerle gezinmek, gözümüzün önündekine bir kez daha yeni bilgilerle bakıp etkilenmek, bizim zaten bayıldığımız ve sık sık yaptığımız bir şey. Bu yüzden yolumuzun yakın zamanda Saffet Emre Tonguç ile karşılaşacağına emindim. Ayasofya’daki Deesis Son Yargı Mozaiği, Fotoğraf Oylum Yüksel 25 Nisan günü Saffet Emre Tonguç rehberliğinde, Lenovo Yoga Tablet eşliğinde İstanbul’un gizemli güzelliklerini keşfetmeye davet edilince tabi ki büyük bir heyecanla kabul ettik. Tarihi yarımada bizim ayda en az 4-5 defa ayak bastığımız, düzenli vakit ayırdığımız bir bölge. O Galata Köprüsü’nden illa ya yaya, ya bisiklet üzerinde geçilecek. Başka türlü tadı çıkmaz gibi geliyor. Ama bizim bu bölgedeki uzmanlık alanımız sadece İstanbul Arkeoloji Müzesi. Ayasofya, Sultanahmet, Yerebatan Sarnıcı, Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı gibi diğer yerler hakkında, kitaplarda yazmayan türden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu tahmin ediyorduk. Saffet Emre’nin anlatımıyla İstanbul’u öğrenmeye can atıyordum ama bir taraftan bütün gün sürecek bilgi bombardımanının sıkıcı olabileceğine kendimi hazırladım. Benim gibi Çemberlitaş Kız Liseli olup, Dikilitaş’ı hikâyesini öğretmenden 30 defa dinlemiş, hala öğrenmemiş olanlar vardır. Biz o Dikilitaş’ı dinler gibi görünüp, dinlememesini iyi biliriz! Bu endişelerle, anlatılanları kaçırsam bile, eğer dikkate değer bir şey varsa Onur bana sonra anlatır diye düşünüyordum. Meğer çok safmışım, tüm bu gereksiz endişeler bizi bekleyen sürpriz bilmediğimdenmiş. Lenovo Yoga Tablet 8″ Dan Brown, James Bond’a Karşı Lenovo yeni Yoga Tablet’in özelliği hafif olması, tek elle tutarak bir şey izlemesi-okuması diğer tabletlere göre daha kolay olması ve en önemlisi şarjının 18 saat dayanması. Yani ev dışı kullanımda oldukça iddialılar. Yoga Tablet’in tüm bu özelliklerini ön plana çıkartmak için pazarlama ekibi Saffet Emre Tonguç ile standart İstanbul turu dışına çıkan harika bir gün organize etmişler; “Dan Brown, James Bond’a karşı”. Tarihi yarım adayı bir grup insana elinden Yoga Tablet’i düşürmeden dolaştırmak için ne kadar akıllıca ve ne kadar eğlenceli bir yol. James Bond filmlerinden ilgili mekânlardan çekilen videolar, kamera arkası görüntüler, kitapların sayfa görüntüleri tabletlere önceden yüklenmiş. Tüm tabletlere data kartlar takılmış, her an on-line durumdayız. Onur eski bir Android kullanıcısı olduğundan, bu yeni Lenovo’ya hemen adapte oldu. Telsizler boynumuzda, önce Saffet Emre Tonguç’un anlattıklarını dinleye dinleye yürüyoruz, kulaklık olduğu için sürekli bir köşede durma, daire olup rehberi dinleme gibi bir zorunluluk da yok. Tarihini dinleyip etkilendiğin mekâna hayran hayran bakarken, o anda James Bond filminden orada geçen o sahneyi izlediğinizi düşünsenize. Önce Yerebatan Sarnıcı’nı, sonra Ayasofya’yı gezdik. Tabi ki Saffet Bey’in anlattıklarını burada anlatmayacağım, ancak hem ansiklopedik bilgileri, hem de hiç duymadığımız türde bilgileri peş peşe anlatıp, hangisine inanacağımızın kararını bize bırakarak harika bir iş yaptığını söylemeliyim. Bu farklı bilgileri duymak istiyorsanız kesinlikle Saffet Emre Tonguç’un ağzından duymalı, ilk fırsatta turuna katılmalısınız. Ayasofya’nın penceresinden Sultanahmet, Fotoğraf Oylum Yüksel Elimizde tablet, kulakta telsiz kulaklığı, her mekânda önce tarih ve ilginç bilgileri dinledik, sonra videoları izledik. James Bond serisinin 1963 yılında çekilen “From Russia with Love” filminden sahneler eşliğinde Ayasofya’ya ve Yerebatan Sarnıcı’na bambaşka bir gözle baktık. Sean Connery’den bir sahne izledikten sonra, aynı yerde Dan Brown’un son romanı Inferno’da aynı yerde geçen bir sahneyi okumak müthiş bir keyifti. Öyle güzel ve öyle uzun uzun gezdik ki, Ayasofya’dan çıktığımızda hem yorgun hem de acıkmıştık. Skyfall’da Kapalıçarşı çatılarında geçen motosikletli kovalamaca sahnesine bayılmıştım. Benim bütün derdim o çatıya çıkışımızı garantilemekti. “Eğer o çatıya çıkmamıza engel olacaksa yemek yemesek de olur” diyorum Saffet Bey’e, o kadar ısrarlıyım. Neyseki çatının sözünü alıp hemen yemek yiyeceğimiz Nar Lokantası’na doğru yürümeye başladık. Nar Lokantası, Armaggan Nuruosmaniye Mağazası’nın içinde. Bu vesileyle daha önce hiç girmediğim Armaggan mağazasını, ünlü dikey bahçeyi ve sanat galerisini de görmüş oldum. Onur’la ilk fırsatta Armaggan Gallery’ye gelelim diye fısıldaştıktan sonra Kapalıçarşı’ya doğru yürüyen ekibin peşine takıldık. Armaggan Gallery ve yatay bahçesi Kapalıçarşı’da yürürken bir süre sonra adımlar hızlandı, konuşmalar azaldı, inci gibi dizilip daracık bir yerden merdivenle yukarı çıktık. Hiç beklemediğimiz bir anda karşımızda çıkan makam kapısı ve hemen karşısında tencere kadar bir alanda, kuru fasulye pişiren bir aşçı, gözlerim büyümüş, nereye bakacağımı şaşırmıştım ki o kapı açıldı ve sessizce içeri davet edildik. Bu odadan açılan bir kapı daha ve ta taaa! İşte o çatıdayız. 1461 yılında yapılan, 3600 dükkan ve 16 hanı örten, her şeyin üzerindeki o çatıdayız. Her gün 250-400 bin kişinin altında dolaştığı Kapalıçarşı’nın çatısında yürümek üzereyiz. Hemen açıyoruz filmimizi, Daniel Craig, Steve McQueen edasıyla oturduğu motosiklette kovalamaca sahnesinin içinde buluyor kendini. Güya planlamıştım, bir takım artistik pozlar vererek fotoğraf çektirecektim ama kendi çektiğim fotoğrafların ve manzaranın heyecanından unutmuşum. Kapalıçarşı’nın Çatısı, Fotoğraf Oylum Yüksel Kapalıçarşı’nın Çatısı, Fotoğraf Oylum Yüksel Kapalıçarşı’nın Çatısı, Fotoğraf Oylum Yüksel Kapalıçarşı’nın Çatısı, Fotoğraf Oylum Yüksel Sonrasında Kapalıçarşı’nın ünlü ipekçisinin dükkânını, dekorasyonu ilk açıldığı gün gibi muhafaza edilen bir dükkânı, askeri eşyalar satan havalı bir dükkânı ve Zincirli Han’ı özel olarak gezdik. Askeri eşyalar satan Army of Love dükkanı Boğaz’da Erguvan Turu Yorgunluktan bayılmak üzereyiz, neredeyse bir tam günü Saffet Emre Tonguç dinleyerek geçirmişiz ama doyamamışız gibi garip bir durum içindeyiz. Şans eseri Saffet Bey’in de bir sonraki gün Boğaz’da Erguvan Turu var, 2014’ün son Erguvan turu. Birkaç kişilik yer kalmış turda, vaktiniz varsa gelmelisiniz diyor tüm kibarlığıyla. Bizim kendisine hayran kalıp, iş güç ne varsa iptal edip yarın o tura da geleceğimizi bilmeden. Saffet Emre Tonguç’un Boğaz Turu’ndan, Fotoğraf Oylum Yüksel Saffet Emre Tonguç, Fotoğraf Oylum Yüksel Lenovo sayesinde tanıştığımız Saffet Emre Tonguç ile bir gün daha geçiriyoruz. Boğaz’da tekne ile dolaşmak başka, Boğaz2ın mimarisini tek tek Saffet Emre Tonguç’dan dinlemek başka. Bu defa Boğaz turu için Kabataş’ta teknede buluştuk. O gün o kadar şanslıydık ki, yelken yarışı vardı, bu sebeple boğazdaki gemi geçişi durdurulmuştu. Fotoğraflarda Boğaz gözünüze göl gibi görünürse sebebi bundandır. Yeniköy’e kadar Avrupa kıyısından, Yeniköy’den Paşabahçe’ye geçiş yapıp Kız Kulesi’ne kadar Anadolu kıyısından geçtiğimiz, bu sırada bulunan her eve, her yapıya tek tek baktığımız, hikâyesini, sahiplerini, varsa biraz dedikodusunu dinlediğimiz inanılmaz eğlenceli bir günü de bu turda geçiriyoruz. Yelkenliler Boğaz’a çok yakışıyor, Fotoğraf Oylum Yüksel Beylerbeyi Sarayı, Fotoğraf Oylum Yüksel Çengelköy’den Boğaziçi Köprüsü, Fotoğraf Oylum Yüksel Vaniköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Anadolu Hisarı, Fotoğraf Oylum Yüksel Yeniköy açıklarından Tarabya, Boğaz göl gibi durgun, Fotoğraf Oylum Yüksel Yeniköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Yeniköy Yalıları, Fotoğraf Oylum Yüksel Faik Bey Yalısı ve Afif Ahmed Yalısı, Yeniköy, Fotoğraf Oylum Yüksel İstinye, Fotoğraf Oylum Yüksel Rumeli Hisarı, Fotoğraf Oylum Yüksel Bebek, Fotoğraf Oylum Yüksel Bebek, Fotoğraf Oylum Yüksel Mısır Konsolosluğu, Bebek, Fotoğraf Oylum Yüksel Arnavutköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Arnavutköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Arnavutköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Ortaköy, Fotoğraf Oylum Yüksel Tadilatta olmasa Ortaköy Cami harika görünürdü, Fotoğraf Oylum Yüksel Kabataş, Fotoğraf Oylum Yüksel Saffet Emre Tonguç hakkında daha fazla bilgiyi web sitesi da bulabilirsiniz. Gezdiği 122 ülkeden bazı hakkında seyahat yazılarına web sitesinden hemen ulaşabiliyorsunuz. Instagram hesabını ise vakit kaybetmeden takibe almanızı öneririz. Siz en yakın zamanda turlarından birine katılmayı unutabilirsiniz ama Saffet Bey’in Instagram hesabında paylaştığı video ve fotoğrafları gördükçe ilk fırsatta planlarınız arasına ekleyeceğinize eminim. SaffetEmre Tonguç’un yurtdışında da ses getiren kitabı İstanbul Hakkında Her Şey’i aldık, kitaptan okuyup da keşfe çıktığımız yerler oldukça kendisini sevgiyle Baya İyi’de anmaya devam edeceğiz. Onur’un çok sevdiği Yeniköy sahilleri Related TopicsİstanbulJames BondKapalı ÇarşıLenovoSaffet Emre Tonguçtavsiyeler
BİYOGRAFİ Tarihçi, Seyahat Yazarı, Profesyonel Rehber 1966 yılında Çorlu’da doğdu. Şişli Terakki Lisesi’nin ardından girdiği Boğaziçi Üniversitesi’nde, Turizm ve Otel Yöneticiliği ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde öğrenim gördü. Ardından yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi’nin Osmanlı Sosyal Tarihi programında tamamladı. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde işletme üzerine doktora çalışması yaptı. Gerek mesleki, gerek şahsi ilgisinden dolayı 130 ülkeye seyahat etti; yaklaşık şehir gördü. Seyahatlerinde çektiği fotoğraflar, 1990 yılından itibaren Amerika ve Avustralya başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki dergi ve internet sitelerinde yayınlandı. CNN International’ın “Earth Matters” adlı programının Türkiye bölümüne konuk olarak katıldı; ABC Televizyonu’nun “Good Morning America” programında sunuculuk yaptı. İstanbul the Ultimate Guide kitabı, New York Times ve International Herald Tribune gazetelerinde haber oldu. Yaptığı çalışmalar ve yazıları, dünyanın en prestijli yayın organlarından Conde Nast Traveler, Travel and Leisure, National Geographic, Lonely Planet gibi yayınlarda yer aldı. Google’ın CEO’su Eric Schmidt, oyuncular Robert Redford, Candice Bergen, Kevin Spacey, modacılar Calvin Klein, Diana Von Fürstenberg, Michael Kors, Eli Tahari, Guess’in sahibi Paul Marciano, ABD’li talk show sunucusu ve yüzyılın en etkili kadınlarından sayılan Oprah Winfrey, ABD’nin ilk kadın dışişleri bakanı Madeleine Albright, ABD’nin eski Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı Colin Powell, Finans Uzmanı Leon Black’in de aralarında bulunduğu 100’e yakın dünyaca ünlü ve etkili isme İstanbul’u gezdirdi. NTV’de iki sezon “Paha Biçilemez İstanbul” programını yaptı; kanalın en yüksek izlenme oranlarına ulaşan yayını oldu. 2017 yılında Ayrıcalıklı Rotalar programı ile bu kez Türkiye’yi ve dünyayı dolaşarak birbirinden ilginç yerleri anlatmaya başladı. Ayrıcalıklı Rotalar 4 sezon ekrana geldi. Tasarımını yaptığı ev ve bahçeler; Maison Française, House Beautiful, Home Art, Marie Claire, Elele, InStyle ve Banyo + Mutfak gibi dergilerde yayınlandı. Türkiye’nin ilk sesli online tur uygulaması Piri’yi hazırladı. 22 kitap yazdı, 30’dan fazla ödül aldı. 2004 yılından bu yana Hürriyet Seyahat ekinde yazıyor. İstanbul Life ve Skylife dergilerinin de yazarları arasında yer alıyor. Yazar, profesyonel konuşmacı ve TV programcısı olarak yürüttüğü çalışmaların yanı sıra turizmi keşif duygusuyla birleştirdiği özel rotalara turlar düzenleyerek profesyonel rehberliğe devam ediyor. KİTAPLARI Türkiye’de Görülmesi Gereken 101 Yer 101 Must-See Places in Turkey Avrupa’da Görülecek 41 Yer Avrupa’da Görülecek 101 Yer İstanbul Hakkında Her Şey Istanbul The Ultimate Guide Boğaz Hakkında Her Şey Bosphrous The Ultimate Guide A’dan Z’ye İstanbul İstanbul Camileri İstanbul’da Bilmeniz Gereken 105 Eser Saffet Emre Tonguç’la Kapalıçarşı Turu En İyi 50 Butik Otel 2019 Seçkisi İstanbul ve Gece Ayrıcalıklı Rotalar – Türkiye Kanatlarımda İstanbul Bursa The Ultimate Guide İstanbul A Bird’s Eye View En İyi 50 Butik Otel 2020 Seçkisi Boğaz Hakkında Her Şey Bosphrous The Ultimate Guide Butik Oteller – Ege ve Akdeniz’den Seçtiklerim ÖDÜLLERİ 2020 – Meslek Üstün Hizmet Ödülü 2020 – Meslek Üstün Hizmet Ödülü 2019 – Yılın Turizmcisi 2019 – En İyi TV Programı, Ayrıcalıklı Rotalar 2019 – En İyi TV Programı, Ayrıcalıklı Rotalar 2019 – Meslek Üstün Hizmet Ödülü 2019 – En İyi TV Programı, Ayrıcalıklı Rotalar 2019 – Yılın Kültür Mirası Muhafızı 2019 – Meslek Üstün Hizmet Ödülü 2019 – Kültüre En Fazla Katkı Sağlayan Yazar 2019 – Türkiye’nin Tanıtımına Katkı Ödülü 2019 – En İyi Seyahat Yazarı 2018 – En İyi TV Programı, Ayrıcalıklı Rotalar 2017 – Meslek Üstün Hizmet Ödülü 2017 – Yılın En İyi Profesyonel Rehberi 2017 – Turizmi Teşvik Yayını, Ayrıcalıklı Rotalar 2015 – En İyi TV Programı, Paha Biçilemez İstanbul 2014 – Meslek Hizmet Ödülü 2014 – Türkiye’nin En İyi Profesyonel Rehberi 2012 – En İyi Turizm Yayını, Boğaz Hakkında Her Şey 2012 – Türkiye’nin En İyi Profesyonel Rehberi 2010 – En İyi Turizm Yayını, İstanbul Hakkında Her Şey 2010 – Meslek Hizmet Ödülü 2008 – Yılın En İyi Kitabı, Avrupa’da Görülecek 101 Yer 2007 – En İyi Turizm Yazarı 2007 – Türkiye’nin En İyi Profesyonel Rehberi 2006 – Yılın Gezi Yazarı 2005 – Meslek Hizmet Ödülü
Mart 2015’te Seyahat ekinin farklı bir konsepte bürünüp pazar gününe alınmasıyla birlikte arka kapakta yayınlanan Burası neresi’ bölümü aralıksız her hafta dünyanın farklı köşelerinden karelerle yayımlanıyor. Doğru cevabı veren 100’üncü şanslı okurlarımız iki kişilik tur kazanıyor. Yazarımız Saffet Emre Tonguç’un erguvanlarla kaplı Boğaz’ı ve yalıları anlattığı tur, Kraliçe II. Elizabeth başta olmak üzere, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil pek çok devlet adamı ve ünlü isimleri ağırlayan Keyif Style’ yatında gerçekleşti. Boğaz’ı süsleyen erguvanlarKabataş İskelesi’nde başlayan ve toplam dört saat süren tur boyunca Boğaz’daki yalılar ve erguvanlar hakkında bilgi veren Tonguç, iki kıtayı birbirine bağlayan Boğaz’a erguvanların çok yakıştığını anlattı. “Şehrin çiçeği lale ise Boğaz’ın ağacı kesinlikle erguvandır” diyen Tonguç’un anlattıklarına göre, Batı dillerinde erguvana Judas’ ağacı deniliyor. Efsaneye göre, Havari Yahuda İskaryot, Hz. İsa’nın yerini Romalılara bildirip çarmıha gerilmesine sebep olmuş. Önce ihanet etmiş ama sonra pişmanlığından ötürü kendini erguvan ağacına asmış. O güne kadar çiçekleri beyaz olan ağaç bile bu utançtan dolayı en pahalı iki evi İstanbul Boğazı’ndaPek çok yalının tarihçesinden, sahiplerinden ve hikâyelerinden bahseden Tonguç’un anlattığına göre, Boğaz’daki 600 yalıdan 360’ı tarihi niteliğe sahip. 33 kilometre uzunluğundaki Boğaz hattı boyunca sıralanan yalılardan en eskisi Köprülü Yalısı. Dünyanın en pahalı 10 evinden ikisi Boğaz’da yer alıyor. En pahalısı Şehzade Burhanettin Yalısı’. Bugün Erbilgin Yalısı’ olarak da bilinen yapı 150 milyon dolara satışa çıkarılmıştı. Yakın zamanda yalıyı Katarlılar aldı. Diğer pahalı yalı ise FSM Köprüsü’nün altında bulunan Tophane Münşiri Zeki Paşa Yalısı’... Almak isteyenlere duyurulur... 115 milyon dolara halen satılık. Saffet Emre Tonguç ve Hürriyet Seyahat ekibi"Pazar keyfimiz Hürriyet Seyahat" Burası Neresi’ sorusuna doğru cevabı veren okurumuz Özlem Açanal turla ilgili şunları söyledi “Biz eşimle beraber yıllardır Saffet Emre Tonguç’u takip ediyoruz. Bilgilendirmesi, anlatımı ve canayakınlığıyla harikaydı. İkramlar çok güzeldi. Biz çok memnun kaldık. Ayrıca Burası Neresi’ köşesini çok beğeniyoruz ve her hafta cevap gönderiyoruz. Sorulan bazı yerleri biliyoruz. Tanımadığımız yerleri ise arayıp keşfediyoruz. Eşimle beraber pazar günleri sabah keyfimiz bu oluyor. Ayrıca ilk defa bize gazeteden bir ödül çıktı. Bu ödülün Hürriyet gazetesinden olmasına ayrıca mutlu oldum’’ diğer ödülü kazanan okurumuz Yasemin Küçüktürk, “Turdan oldukça memnun kaldım. Özellikle Saffet Bey’in samimiyeti ve sıcaklığı dikkatimden kaçmadı. Hurriyet_seyahat’ Instagram adresinde gördüm soruyu ve ilk cevap gönderişimde ödülü kazandım. Boğaz’ı hiç bu şekilde gezmemiştim. Aynı yerleri gördük ama Saffet Bey’in anlatımıyla farklı ve hoş bir gezi oldu” dedi. Okurlardan Tülay Erdem ise “Hem Saffet Emre Tonguç’u hem de anlattıklarını çok sevdim. Özellikle yalıların tarihi hakkında verdiği bilgiler etkileyiciydi” diye tur hakkındaki düşüncelerini dile Travel’ın sahibi Aslı Özlen tarafından organize edilen turda Seyahat’ okurlarına Hürriyet gazetesi tarafından basılan En güzel 50 yaz tatili rotası’ kitabı ile Seyahat’ logolu buff’ bandana hediye edildi.
"Yarim İstanbul! gel öpeyim...gerdanından." İstanbul bu kadar can çekişmemişti daha, kan kaybetmemişti. İstanbul bu kadar uykusuz, yorgun, kırgın değildi. İstanbul böylesine direnmemişti belki de hiç. İstanbul'u son gördüğümde "DURAN ADAMLAR"a gebeymiş meğer... Hiç çaktırmadın ya, alacağın olsun İSTANBUL! Ben olsam sırrımı verirdim sana! Karnını nasıl da içine çekmiş. Tarih 25 Mayıs 2013'tü ve koordinatlarımız Kabataş iskelesini gösteriyordu. Üstelik günlerden pazardı ve "pazarları hiç sevmem!" edebiyatına bi kez daha nanik yapmış olmanın paha biçilemez hazzını sürüyorduk... On yıldır Hürriyet gazetesinde seyahat yazıları yazan, Dokuz tane kitabı ve pek çok ödülü olan ve de kaçınılmaz olarak Türkiye'ye gelen tüm yabancı starları gezdiren bir seyahat uzmanı ile hem şahsi olarak tanışmayı çok istediğimizden; hem de şehirlerin şehrine "sana bir boğazdan baktım canım İstanbul..." diyebilmek için beş kafadar düştük yollara... İyiki düşmüşüz. Bizden yükselen ses, her iki dakikada bir "yok böyle bi güzellik...! diye çıktı ve elimizdeki şarap kadehlerini Nazım'ın "denizi ilk defa uçakla geçer gibi" dizelerinin şerefine kaldırdık. Vapurla beyaz köpüklerin üzerinden kayarken, üstadın kulaklarını İstanbul semalarına bakarak çınlattık...Bizi duymuş olduğuna yemin edebilirim! Bi yerde şöyle bi cümle okumuştum. "Bi şeyi yaparken o sırada dünyanın geri kalanını unutuyorsanız, işte o şahane bi şeydir!" Tam üç saat boyunca, telefonuma hiç bakmadım. Facebookta durum güncellemesi yapmadım. Ne o günün akşamında ne de ertesi gün yapılacaklar listesine bi an için bile olsa kaymadım. Gözümü, gönlümü, aklımı yani senin anlayacağın nem varsa hepsini İstanbul'a ve Saffet Emre Tonguç'a emanet ettiğim olağanüstü güzellikte bir üç saat yaşadım. Bir adam, hem bu kadar güler yüzlü olup hem inanılmaz cool görünebilir mi? İtirafımdır! O'na sorularımı sorarken, içimden geçen en baskın sorulardan biri buydu. Bunu kendisine sormadım tabi. Bazı soruların cevabından çok, sorunun kendisi mühimdir. Onun soru hali güzeldir. İstedimki bu sorunun cevabını "okuyan" versin. Ve....başladım sormaya. Dedim ki İstanbul bir kadın olsaydı ve siz ona bir elbise biçseydiniz... a Ne renk olurdu? b Kumaşının cinsi ne olurdu? c Dekoltesini nerden verirdiniz? - Rengi yeşil olsun isterdim. Boğaza yeşil çok yakışıyor ve boğazın da çok daha yeşil olmasını isterdim. - Kumaşı ipek olurdu. Şehrin üzerinde kaysın diye... - Dekoltesini hiç şüphesiz boğazdan verirdim. Peki Karakterinin en belirgin özelliği hangisi olurdu? a Cool. b Hercai. c Sadık. dTuttuğunu koparan. e Hepsi. - Hepsi. Bazen sadık, bazen baştan çıkaran bazen hercai ve de çok asil olduğunu eklemek isterim. İstanbul'u hiç merak etmeyen birinde o merak duygusunu uyandırmak için tek bir cümle söyleseniz ne söylerdiniz? - Dünyanın en güzel şehri! derdim. Çok uzun süre İstanbul'a hasret kalsanız ve İstanbul'a bi mektup yazsanız... Mektuba hangi sözle başlardınız ve nasıl bitirirdiniz? -Yarim İstanbul! diye başlardım ve Ahmet Arif'in Hasretinden prangalar eskittim...dizeleriyle bitirirdim. Ve son olarak, İstanbul bir "SIR" olsaydı, onu kime teslim etMezdiniz? -Bu sırra ihanet edeceğini düşündüğüm kimselere teslim etmezdim. Esma Sultan yalısı. Bu arada demedi demeyin. Tüm bu güzelliğin, yaşadığınız görsel zenginliğin yanı sıra şahane şeyler öğreniyorsunuz. Misal, adını hep duyarız hani Feriye Sarayları diye. Feriye "dal" demekmiş. Belki benim cahilliğim, bilen biliyordur mutlaka ama bilmeyenler için, asıl saray Çırağan sarayı fakat ailenin diğer mensupları, kuzenler ve diğer aile yakınları bu ek saraylarda yaşıyormuş. Cumhuriyet'in ilanıyla ise bu saraylar okul haline getirilmiş ve mesela Galatasaray Üniversitesi bunlardan sadece bir tanesi. Ayrıca feriye saraylarını restore eden Sabancı ailesi ve şimdi sıkı durun, Sabancı'ların boğazda tam 27 tane yalıları mevcut! muş Bir Beşiktaşlı olarak Beşiktaş'ın adının nereden geldiğini ise can kulağıyla dinledim ve son günlerde bunun haklı gururunu ziyadesiyle yaşıyorum. Anladınız siz beni! Bazı kaynaklarda Barbaros Hayrettin Paşa'nın tekneleri beş tane taşla bağlı olduğu için Beşiktaş denildiği, bazı kaynaklarda ise Hz. İsa'nın doğduğu beşiğin taşlarından biri buraya getirildiği için bu adı aldığı yönündeymiş. Dinlediğim en eğlenceli tarihi dedikodulardan biri ise şuydu. Hatice Sultan 5. Murat'ın kızı. Malesef amcasıyla babası arasındaki iktidar kavgasının kurbanı oluyor, otuzlu yaşlarına geliyor fakat amcası Hatice Sultan'ı bi türlü evlendirmiyor. Zaten o sıra babasını da Çırağan'a hapsetmiş bulunuyor. Hatice Sultan en sonunda 2. Abdulhamit'e bir mektup yazıyor ve " Sultanım! Nasıl olursa olsun razıyım artık; lütfen beni evlendirin!" diyor. 2. Abdulhamit de Hatice Sultan'ı çirkin bir adamla evlendiriyor; fakat Hatice Sultan amcasının bu hareketinin altında kalmıyor. Yan yalıda Plevne gazisinin oğlu Kemalettin Paşa ile evli olan kuzeni yani 2. Abdulhamit'in kızı oturuyor. Hatice Sultan kuzeninin kocasıyla birlikte olarak amcası 2. Abdulhamit'ten intikamını bu şekilde alıyor. Bu fotoğraf da Galatasaraylılara hediyem olsun... Yanlış hatırlamıyorsam "Herşeyin tek sahibi Allah!" yazıyor burda. O görkemli heybetli yalılardan sonra, Minik serçe Sezen Aksu'muzun ismiyle müsemma küçük yalısı... Kız kulesi...yanına hiç bir tamlamaya ihtiyaç duymuyorsun ya...güzelliğin en çok burdan geliyor bence. Yeşilin kırmızıyla aşkla buluştuğu yer olsa gerek burası da! Rumeli Hisarı...Sezen'in şarkıları hala çalıyor mu surlarının arasında? hadi bize azıcık mırıldansana... Gök mavisinin denize düşmesi...bence yeryüzünün en güzel birleşmesi! Şu güzelliğe bakınca bi kez daha kendimi doğruladım. Yediğin içtiğin, helal olsun İstanbul! Sanki mühim bir şahsiyetin eviydi. Kendimi çok zorladım, bi türlü hatırlayamadım. Affınıza ve fotoğraftaki yeşilliğin arkasına sığındım... İnsan şu fotoğrafa bakınca yediğin içtiğin helal olsun be İstanbul! diyesi geliyor di mi? Anadolu hisarı...Rumeli hisarının gölgesinde biraz. Hatta sanırım birazdan biraz fazla Bi gün yolunuz Sabancı Öğretmenevine düşerse şayet, manzaranız bu! Saçlarımı dağıtmışım, rüzgarlara bırakmışım İstanbul'a yakışmışım Bizi sevmeyen ne olsun İstanbul ? İstanbul hep yeşil olsun diye...!
güzel insan saffet emre tonguç, turist rehberleri birliği tarafından türkiye’nin en çok seyahat eden rehberi seçilmiş, 80’in üzerinde ülke görmüş bir zamane çelebi. yaklaşık yirmi yıldır, yörüngeden çıkmamayı da başararak, patagonya senin madagaskar benim gezen bu adam, bilmem hangi arada boğaziçi üniversitesi’nde turizm ve otelcilik ve siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler lisans programlarını, üstüne de tarih master’ını tamamlamamıştır. kendisine “fotoğrafın bol mu; bu ay san francisco yazalım!” diyebileceğiniz garantör bir seyahat yazarı ve fotoğrafçısıdır aynı zamanda. ama en şaşırtıcı olanı, yanyanayken ondan çok konuşmayı becerebilmemdir ki, gençliğime veriyorum! iyi adam suratı var. istese kötülük yapar ama bunu isteyemezmiş gibime geliyor. son kitabı istanbul hakkında her şeyarka kapakbu güne kadar yayınlanmış kitaplarıyla türkiye'de görülmesi gereken 101 yer ve avrupa'da görülecek 101 yer en çok satanlar listesine girip defalarca ödüle layık görülen saffet emre tonguç ile seyahat yazarı pat yale tarafından yazılan ve boyut yayınlarından çıkan istanbul hakkında her şey raflarda yerini almaya yedi ödüllü gezgin bir türk tarihçi, diğeri on yıl boyunca dünyanın en ünlü rehber kitaplarından lonely planet'in türkiye'sini yazmış bir ingiliz seyahat yazarı… saffet emre tonguç ve pat yale, 2007'de bugüne kadar yazılmış en kapsamlı, en güncel ve en zengin görsel içeriğe sahip istanbul kitabını yazmak üzere yola çıktılar ve bir senede biteceğini sandıkları bu macera tam tamına üç sene sürdü. şehirde bazen yürüyerek, bazen değişik araçları kullanarak km. yol kateden ikilinin kendi çektikleri fotoğraflara 60'tan fazla fotoğrafçı katkıda bulundu. 650 sayfalık kitapta fotoğraf, illüstrasyon, harita, gravür, minyatür ve tarihi fotoğraf kullandılar. tarihi ve turistik mekanlar dışında şehirdeki restoran, kafe, bar, dükkan, otel, hostel, gece kulübü ve hamam gibi yakın mekanı ziyaret edip görüşlerini satırlara içine girdikçe kayboldular, istanbul en özel sırlarını paylaştı onlarla. bazen bir derviş tekkesinde, bazen bir bizans manastırında dolaştılar. kimi zaman mimar sinan'ın, kimi zaman raimondo d'aronco'nun eserlerini keşfettiler. fatih camii'nde mevlide, fener rum patrikhanesi'nde ayine katıldılar. şehrin insanlarıyla konuştular, onlardan aldıkları ipuçlarıyla yeni ufuklara yelken açtılar. boğaz'daki yalıların içine girip yaşanmışlıkları dinlediler. gebze'den ağva'ya şehirde ayak basmadıkları yer kalmadı. müşteri olarak gittikleri restoranları, kafeleri, otelleri, hamamları, gece kulüplerini, barları ve farklı mekânları kendi yorumlarını katarak yazdılar. kitap bittiğinde önemli olanın istanbul'da yaşamak değil istanbul'u yaşamak olduğunu gördüler ve kitabı dünyanın en güzel şehri olarak gördükleri istanbul'a ithaf ettiler. istanbul hakkında hazırlanmış en kapsamlı, en güncel, en zengin rehber olan bu kitap mutlaka elinizin altında, evinizin bir köşesinde, arabanızın torpidosunda, kitaplığınızda ve kesinlikle arşivinizde yerini almalı. yazarsaffet emre tonguçsayfa sayısı 656dili türkçeyayınevi boyut yayın grubu günün birinde arka koltuğunda iki de ecnebi misafiri olduğu halde arabasına arkadan çarpmama ve ciddi hasar vermeme rağmen, olay anında sükunetini ve efendiliğini koruyan, beni de sakinleştiren güzel insan. tanışma vesilemiz de böyledir. selam olsun kendisine. an itibari ile habertürk'te oylum talu ile süper bir muhabbet döndürüyor. şu anda haberturk kanalında, öteki gündem programında konuk olan, muhteşem bilgiler anlatan, nefis bir rehber. bütün bir günümü kendisiyle beraber istanbul'u gezmek için ayırabileceğim bir insan. kendisinden öğrenilecek o kadar çok şey var ki. bir gün yetmez eminim. bilgili, kültürlü ve nazik. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
saffet emre tonguç erguvan turu 2018