🍺 Peygamber Efendimizin Güzel Ahlakı Ile Ilgili Kıssalar

Peygamber Efendimizin Ahlakı ile ilgili kaydı dinleyebilirsiniz. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 49/12) İman esas, amel gerekli, ahlak ise tamamlayıcıdır. İman toprak, amel ağaç, ahlak ise meyve gibidir. Yüce Rabbim imanımızı kâmil, amellerimizi salih, kalplerimizi temiz ve ahlakımızı güzel eylesin Hz Aişe validemize Peygamber Efendimizin ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda O, şu cevabı vermiştir: "Onun ahlakı Kur'an idi" demiştir. Peygamber Efendimiz (sav) edep ve ahlakı ile insanlık için en güzel örnek ve rehber olmuştur. Bununla ilgili olarak Allah Teala Kur'an-I Kerim'de :"Andolsun Allah'ın Elçilerinde sizin için Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” Hz. Muhammed'in sözleri ile müjdelediği fetih bundan tam 568 yıl önce Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Peygamber Efendimiz (s.a.a) bir duasında, "Allah'ım, yaratılışımı güzel kıldığın gibi, ahlakımı güzelleştir. Allah'ım, beni çirkin huylardan uzaklaştır. Allah'ım beni en güzel ahlaka ulaştır. En güzel ahlaka beni ancak Sen ulaştırıp hidayet edebilirsin" buyurmuştur. Böyle dua eden Peygamber Efendimiz, bu duasıyla Zy4e. Kul hakkı yani hak dediğimizde İslami kaynaklarda iki terim ortaya çıkıyor birisi Hukukullah dediğimiz Allah’ın hakları diğeri ise kul hakkıdır. Kul hakkı dediğimizde birisinin yöntemi ne olursa olsun haksız bir şekilde kendisine ait olmayan bir şeyi elde etmeye çalışmasıdır ki dinimizde bu önemli ve çok dikkat edilmesi gereken bit husustur. Mesela hırsızlık yapmak, ölçü ve tartıda hile yapmak, emanete hıyanet etmek, kumar oynamak, tefecilik, zimmet ve irtikap, adam öldürmek, iftira atmak, alay etmek, arkadan çekiştirmek, kötü lakap takmak, suizan etmek, kusur aramak, gıybet etmek gibi daha pek çok şey söyleyebiliriz. Bir hadiste günahlar affedilebilecek , affedilemeyecek ve affedilmesi şarta bağlı olanlar şeklinde üçe ayrılmıştır. Bunlardan birincisi kulun Allah’a karşı işlemiş olduğu günahlar, diğeri inkarcılık ve şirk, sonuncusu ise kul hakkı olan günahlar olduğu beyan edilmiştir. Müsned, VI, 240 İşte bizler kul hakkı noktasında çok dikkatli olmalıyız zira Allah affeder diyemeyiz affı şarta bağlanmıştır. Yani kul hakkı varsa afvı o kişiye bakıyor ki tek yolu onunla helâlleşmektir. Kul Hakkı İle İlgili Bir Kıssa Sahabelerden olan Hz. Enes rivayet ediyor ki; Resulüllah ile beraber bir arada bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri görülecek kadar gülümsedi. Hikmetini sorduğumuzda şöyle dediler Ümmetimden 2 kişi Allah ın huzuruna vardılar. Onlardan birisi dedi ki “Ya Rabbi, benim bu kişide kul hakkı var, hakkımı bundan al ve bana ver” Bu sözler üzerine Allah Teâlâ diğerine o kulumun “Hakkını ver” buyurdu. Adam ise “Ey Allah’ım. Bende sevap hanemde bir şey kalmadı” dedi. Cenâb-ı Hakk kul hakkı talebinde bulunan kişiye “Bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? “buyurdu. Adamcağız o zaman “O halde benim günahlarımdan alsın” dedi. Peygamber Efendimiz bu hadiseyi anlatırken gözleri doldu ve dedi ki “O gün çok büyük bir gündür ve insan günahının alınmasını talep eder” Adamın bu talebi üzerine Allah Teâlâ hak sahibi olan kişiye “Başını kaldır ve cennete bak”, buyurdu. Adamcağız dedi ki “Bu nasıl bir yer köşkler var ve bu köşkler inci ile işlenmiş, gümüşten ve altından yapılmış. Bu köşkler hangi peygamber, sıddık veya hangi şehitler içindir?” Allah Teâlâ o zaman “Bütün bunlar, bana ücretini verenler içindir” buyurur. Adamcağız “Bunların fiyatını kim ödeyebilir ki?” dedi. Allah “Eğer sen istersen bunlara sahip olabilirsin” buyurdu. Adam ise “Bu nasıl olabilir ki Ya Rab?” deyince, “Hakkın olanı bu adama bağışlamakla” buyurdu. Adam “O zaman ben bunu affettim”, dedi. O zaman Allah dedi ki “Arkadaşını da al ve beraberce cennete girin” Bunu anlattıktan sonra Peygamber Efendimiz dedi ki “Allah’tan korkunuz, Allah’tan korkunuz ve siz de kendi aranızı düzeltiniz. Bakınız ki bizzat Hazret-i Allah müminlerin arasını buluyor’ Evet kul hakkı he zaman böyle mi oluyor bilemeyiz belki de haklarında ısrar edipte günahlarımı alsın diye ısrar edenler olacaktır. Bize düşe burada iken kul hakları var ise bir yolunu bulup helalleşmek ve bu konuyu burada çözmektir vesselam. Hazreti Hızır ile ilgili güzel bir kıssa için buraya tıklayınız. Hz Muhammed'in örnek ahlakı ile ilgili kıssalar peygamber efendimizin güzel ahlakı ile ilgili hikayeler Efendimizin güzel ahlakı ve bunla ilgili günümüze kadar ulaşmış olan hadisler müminlere her zaman yol göstermeli ve mümin ahlak olarak efendimizi her zaman örnek almalıdır. Hz. Muhammed'in hayatı boyunca yaşamış olduğu başlıca olaylardan güzel derlenmiş bazı hikayeler aşağıdaki gibidir Rahmet Etmeyene Rahmolunmaz Ebu Hureyre dedi ki Resulullah huzurunda bulunuyorduk. Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin’i öpüyordu. Hazret’in bu hareketini gören Uyeyne “Ya Resulullah benim on çocuğum vardır. Ben şimdiye kadar onların hiçbirini asla öpmemişim” dedi. Hazret bu sözü duyunca çok sinirlendi, öyle ki çehresinin rengi değişti ve “ Kim rahmetmezse, ona rahmolunmaz; eğer Allah rahmeti kalbinden almışsa, benim sana yapacak bir şeyim yoktur; kim, küçüklerimize rahmetmez, büyüklerimizi de saymazsa, o bizden değildir” buyurdu. Sıraya Riayet Edin Hz. Ali şöyle buyuruyor “Bir gün Hz. Resulullah ayaklarının üzerine yorgan örtmüş ve istirahata çekilmişti. Bu arada Hasan su istedi. Resullullah hemen yerinden fırladı ve devemizden bir kaba biraz süt sağıp onu Hasan’a verdi. Bunu gören Hüseyin yerinden fırlayıp sütü almak istedi. Ama Resulullah ona mani olup sütü Hasan’a verdi. Bu arada durumu seyretmekte olan Fatıma “Ya Resulullah! Güya Hasan’ı daha çok seviyorsun” dedi. Resulullah cevaben buyurdular ki “Hayır öyle değildir. Benim Hasan’ı savunmamın sebebi, öncelik onun hakkı olduğu içindir. Çünkü O, daha önce su istemişti, sırayı riayet etmek gerekir. Yoksa kıyamet günü ben, sen, bu ikisi ve şu yerde yatan Ali hepimiz bir mekanda olacağız” buyurdu. İki Meleğin Haline Gülüyorum Bir gün Resulullah gülümseyerek göğe bakıyordu, bir adam Hazretin gülmesinin sebebini sorunca, Resulullah şöyle buyurdular “Evet göğe bakıyordum, iki meleğin hali beni güldürdü, onlar kendi yerinde ibadetle meşgul olan mümin bir kulun gece gündüz yaptığı ibadetlerinin mükafatını yazmaları için yeryüzüne indiler, fakat onu, hasta olduğundan dolayı ibadetgahında bulamayınca, göğe çıkıp, Hak Teala’ya şöyle arz ettiler “Ey Rabbimiz! Biz o mümin kulun ibadetini yazmak için her zamanki gibi onun ibadetgahına gittik, fakat onu orada bulamadık, hastalık yatağına düşmüştü.” Allah Teala, o meleklere cevabında şöyle buyurdu “O mümin kul, hastalık yatağında olduğu sürece, her gün ibadetgahında olduğu zaman ona yazdığınız her günün sevabı miktarınca ona sevap yazın. Hastalık yatağında olduğu müddetçe onun hayır amellerinin mükafatı bana aittir; onun mükafatını ben vereceğim.” Peygamber Efendimizin Ahlakı İle İlgili Kıssalar Peygamber efendimizin tüm müminlere örnek olması gereken güzel ahlakı ile ilgili kıssalar Rahmet Etmeyene Rahmolunmaz Ebu Hureyre'den rivayetle Resulullah huzurunda bulunuyorduk. Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyini öpüyordu. Hazretin bu hareketini gören Uyeyne “Ya Resulullah benim on çocuğum vardır. Ben şimdiye kadar onların hiçbirini asla öpmemişim dedi. Hazret bu sözü duyunca çok sinirlendi, öyle ki çehresinin rengi değişti ve “ Kim rahmetmezse, ona rahmolunmaz; eğer Allah rahmeti kalbinden almışsa, benim sana yapacak bir şeyim yoktur; kim, küçüklerimize rahmetmez, büyüklerimizi de saymazsa, o bizden değildir buyurdu. Ebu Hüreyre ra ise Hz. Muhammed sav'in güzel ahlakını şöyle açıklamıştır "Allah Resulü'nün elini birisi tuttuğunda o kişi elini bırakmadıkça, Resulullah elini çekmezdi. Kendisiyle konuşan herkese karşı yüzünü döndürür, konuşan lafını bitirmeden çehresini çevirmezdi" Allah Beni Zulmetmek İçin Göndermemiştir Emir-ül Müminin Hz. Ali 'den rivayetle "Bir Yahudi'nin Resulullah bir kaç dinar alacağı vardı, Hazret'ten o parayı istedi. Resulullah "Ey Yahudi! Şimdi yanımda sana verecek bir param yoktur." buyurdu. Yahudi "Ey Muhammed! Paramı vermedikçe senden ayrılmayacağım!" dedi. Resulullah cevaben "Bu durumda ben de seninle birlikte otururum!" buyurdular. Resulullah onunla birlikte oturdu; öyle ki öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını da orada kıldı. Resulullah ashabı o Yahudi'yi tehdit etmeye başladılar. Resulullah onlara bakıp şöyle buyurdu "Onunla ne işiniz vardır?" Ashap "Ey Resulullah! Bu Yahudi seni hapsetmiştir!" Resulullah onların cevabında "Allah Teala beni, bir zimmi veya başka birisine zulüm yapmak için mebus etmemiştir." buyurdular. Gün yükseldiğinde o Yahudi adam şöyle dedi "Allah'tan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum; malımın bir şatrı yarısı Allah yolu içindir. Allah'a andolsun ki, sana karşı böyle davranmam, sırf senin Tevrat'taki vasfını sende görmem içindi. Ben senin Tevrat'taki vasfını okumuştum. Onda şöyle yazılmıştı "Abdullah oğlu Muhammed Mekke'de dünyaya gelecektir, Teybe'ye Medine'ye hicret edecektir, sert ve katı kalpli değildir, sövüş etmez ve çirkin söz ağzına almaz." Ben Allah'tan başka bir ilahın olmadığına, senin de O'nun elçisi olduğuna şehadet ediyorum. Bu benim malımdır, Allah nerede emretmişse, onu orada harca." Ya'la İbnu Mürre ra ise şöyle anlatır "Bir grup ashab, Resulullah ile birlikte aleyhissalatu vesselam'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda torunu Hüseyin'e rastladılar, çocuklarla oynuyordu. "Resulullah sav çocuğu görünce ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve 'Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyindenim. Kim Hüseyin'i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbtlardan bir sıbttır torun' buyurdu

peygamber efendimizin güzel ahlakı ile ilgili kıssalar